30 Haziran 2014 Pazartesi

Kocan Kadar Konuş-Alıntılar


"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"

Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.


Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşınkankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.

Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…

ALINTILAR
''Onu bilmem.Ama içini ferah tut.Ak saçlı ve ak sakallı bir dede var arkanda.''
''Gandalf?''
''O ne kız?''
''Boş ver.Eee,adam ne yapıyor arkamda?''
***
''Bu Türk erkeklerinin kıçını bu kadar kaldıran yine Türk kadınlarıdır.''
***
''İyi niyetli biriyim ben.Niye iyi insanlara iyi şeyler olmuyor?Niye şans benim ayağıma gelmiyor?Saçma sapan şeylere umut bağladım hep.Her yıldız kaydığında dilek tutmaktan dilek manyağı oldum.''
***
''Söz konusu aşk olunca çıplak elimizle sıcak tencereye değmekten korkar gibi karşımızdakine değmekten korkmuyor muyuz?Kırk küp, kırkının da kulbu kırık küp demek kolay da,şöyle içten bir 'Seni seviyorum' mu zor?''
***
''İnanın ki baş ağrımın sebebi anason değil,sadece ortaya karışık bir porsiyon hayal kırıklığı ve sinir bozukluğu.''
***
''Ben olsam benimle evlenmezdim.''
***
''Boşuna dememişler insanlara yönetebileceği küçücük bir  alan ver,bir adım geriye çekil,sonra da esas yüzlerini gör diye.''
***
''Ne kadar mutlu ve neşeli bu insanların hepsi,inanamıyorum.Ben  depresyonda mıyım yoksa?''
***
''Birine güvenmeyi özlemişim.''
***
''Kaçırılan fırsatlar asla akılsan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor.Bunun sebebi herhalde 'bu böylşe olmayabilirdi' düşüncesi,yoksa insan mukadder telaki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.''
***
''İnsanın arkadan kuyusunu kazan,mutluluğununu istemeyen kişiye akraba denirmiş.Yazık.''
***
''Dolaptaki kıyma dört günde bozulurken duygular nasıl taze kalıyor?''
***
''Bazı insanların kalbi iyilikle doludur.Size enerji verirler,yükseltirler.Bazıları da kararmiş tahta masalarında sizi de yanına oturtur,kanınızı emerler.Siz tükendikçe kendilerine bağlandıklarını sanırlar.Onlara güle verseniz,'Dikeni elime battı'n derler.Siz güvenmek istersiniz,onlar 'Kızım,herkes birbirini aldatır,gerçek dünyaya dön'diye sizi sarsarlar.Bu dangalaklarla uğraşırken bir de bakarız iyi olan elimizden kaçırmış.''
***
''Murathan Mungan ne demiş?Biz büyüdük ve kirlendi dünya.''
***
''Uumutsuzluk nezle gibi bir hastalık.Sanırım ben de bu hastalığa kapılmıştım.''
***
''Kalbimi kime açsam arkasına bakmadan kaçıp gidiyor.''
***
''Düzgün görünenden korkacağım.Düzgün görünmeyenden zaten korkuyorum.Bu ikisinin bir kesişim kümesinin olmadığının farkında mı acaba?''
***
''Ey aşk!Güzel ve kısasın.''
***

''Kadın,hiç gitmeyecekmiş gibi sever ama yeri gelir hiç sevmemiş gibi gider.''


Kocan Kadar Konuş-Yorum


"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"

Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.

Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşınkankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.

Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…

Efsun 30 yaşında olan Türk adetlerine göre ''evde kalmış'' sayılan %100 bir Türk kızıdır.Evdekiler tarafından sürekli koca bulmaya,evlendirilmeye zorlanan zavallı Efsun'un hikayesi anlatılıyor.
Dikkat!Bu kitap kahkahalarınız  yüzünden çevrenizce tuhaf karşılanmanıza neden olabilir:D Hayatımda abartmıyorum bu kadar güldürebilen nadir kitaplardan biri Kocan Kadar Konuş! O kadar samimi ve akıcı bir dili var ki sizi daha ilk andan sarıyor.Gülücükler suratımdan eksik olmadı.Kesinlikle okumanız gereken bir kitap:)

Kötü Çocuklar'Soluk Soluğa'-Alıntılar

Bir kız, iki erkek ve bir aşk üçgeninin ateşli hikayesi Olivia Townsend özel biri değildir. Okul ücretini çıkarmak için çalışan, babasının işlerini yürütmesine yardım eden sıradan bir kızdır. Babasını terk edecek ikinci kadın olmamaya kararlıdır, kendi hayatını askıya alması gerekse bile… Olivia için, yapması gereken şeyler bellidir. Fakat, Cash ve Nash Davenport ile tanıştıktan sonra her şey karmaşık hale gelir. Onlar kardeştir. Hem de ikiz. Cash, onun bir erkekte istediği her şeye sahiptir. Tehlikeli ve ne olursa olsun onu yatağa atmayı isteyen seksi, kötü bir erkektir. Olivia'yı baştan çıkarır ve tek bir öpücükle, kötü olduğunu unutturur. Nash, onun bir erkekte ihtiyaç duyduğu her şeydir. Başarılı, sorumluluk sahibi ve son derece tutkulu bir erkektir. Ama o, Liz'in zengin ve güzel kuzeni Marissa ile birliktedir. Yine de bu, Olivia'nın ona baktığında erimesini durdurmaz. Tek bir dokunuşla, neden asla birlikte olamayacaklarını unutturur. Olivia, onların bir şey sakladığını öğrenince, siyah beyaz olan her şey grileşir. Olabildiğince hızlı bir şekilde kaçmasını gerektiren bir şey… Ama kaçmak için çok geçtir. Olivia artık olayların içindedir. Ve aşıktır. İkisine de. İki kardeş de Olivia'nin kalbini titretir. İki kardeş de Olivia'yı heyecanlandırır. Olivia ikisini de ister. Ve onlar da Olivia'yı. Peki, Olivia nasıl bir seçim yapacak?
ALINTILAR
''Göğsünün sol tarafını süsleyen o ilginç dövmeyle,kaslı kollarını mükemmel biçimde sergileyen siyah bir atlet giyiyor.Ağız sulandırdığını düşünmemeye çalışıyorum ama kafamda dönüp duran tabir de bu.''
''Shawna'nın da diyeceği gibi;başlarım böyle işe!''
''Gözlerimiz her birleştiğinde,beni soyuyormuş hissine kapılıyorum.Ve Tanrı yardımcım olsun,bu duyguya bayılıyorum.''
''Hiç kuşkusuz kötü çocuklara karşı zaafım var.''
''Başımın belada olduğunun tam da o an farkına varıyorum.Hem de büyük belada.''
''Kötü çocuk.Bir playboy.Kalp kırma uzmanı.Ama bir yandan da onu öpmek istiyorum.Ve beni arkadaki odaya taşımasına,ilk karşılaştığımız an tişörtünü sıyırmamla başlayan ve içimi bir alev gibi kavuran arzuya son vermesine izin vermek istiyorum.Lanet olsun!''
''Bir erkek teslim olmadan önce sadece bir yere kadar direnebilir,şartlar ne olursa olsun.''
''Ve çarpmanın büyük kısmı, iki erkeğin etrafında oluşuyor.Tamamen farklı sebeplerle beni parçalara ayıran iki erkek.İstediğim iki erkek.Sahip olamayacağım iki erkek.Düşünmekten kendimi alıkoyamadığım iki erkek.''
''Bu gece yaptığım en iyi keşif mi?Olivia utangaç ve sessiz seksi vücudunun içinde yaramaz bir kız saklıyor.Ve ben o kızı serbest bırakacağım.''
''Akıllı ve seksi.Lanet olsun.''
''Dudakları dudaklarımla buluşuyor ve dünya kayboluyor.''
''Ben onunum ve o benim.''
''Onu öpmek istiyorum.Ve onu kucaklamak.Ve onu sevdiğimi söylemek.''

29 Haziran 2014 Pazar

Kötü Çocuklar'Soluk Soluğa'-Yorum



Bir kız, iki erkek ve bir aşk üçgeninin ateşli hikayesi Olivia Townsend özel biri değildir. Okul ücretini çıkarmak için çalışan, babasının işlerini yürütmesine yardım eden sıradan bir kızdır. Babasını terk edecek ikinci kadın olmamaya kararlıdır, kendi hayatını askıya alması gerekse bile… Olivia için, yapması gereken şeyler bellidir. Fakat, Cash ve Nash Davenport ile tanıştıktan sonra her şey karmaşık hale gelir. Onlar kardeştir. Hem de ikiz. Cash, onun bir erkekte istediği her şeye sahiptir. Tehlikeli ve ne olursa olsun onu yatağa atmayı isteyen seksi, kötü bir erkektir. Olivia'yı baştan çıkarır ve tek bir öpücükle, kötü olduğunu unutturur. Nash, onun bir erkekte ihtiyaç duyduğu her şeydir. Başarılı, sorumluluk sahibi ve son derece tutkulu bir erkektir. Ama o, Liz'in zengin ve güzel kuzeni Marissa ile birliktedir. Yine de bu, Olivia'nın ona baktığında erimesini durdurmaz. Tek bir dokunuşla, neden asla birlikte olamayacaklarını unutturur. Olivia, onların bir şey sakladığını öğrenince, siyah beyaz olan her şey grileşir. Olabildiğince hızlı bir şekilde kaçmasını gerektiren bir şey… Ama kaçmak için çok geçtir. Olivia artık olayların içindedir. Ve aşıktır. İkisine de. İki kardeş de Olivia'nin kalbini titretir. İki kardeş de Olivia'yı heyecanlandırır. Olivia ikisini de ister. Ve onlar da Olivia'yı. Peki, Olivia nasıl bir seçim yapacak?

Olivia babasının çiftlik evinden muhasebe okumak için ayrılmıştır.Kuzeni Marissa'nın evinde kalmaya başlamıştır.Arkadaşının,Bekarlığa Veda Partisi'nde Cash ile tanışır, bu tanışma baya bir olaylı olacaktır.Cash yakışıklı mı yakışıklı,seksi gülümsemesiyle,kaslarıyla yani anlayacağınız her şeyle tam bir kötü çocuktur.Olivia uyandığında Marissa'nın sevgilisi Cash'ın ikizi Nash, aynı seksi gülümseme ile.Olivia ikisine karşıda inanılmaz bir çekim hissetmektedir ve ikisini de istemektedir.Peki Cash mı Nash mı?
Son zamanlarda okuduğum kurgusu değişik, akıl almaz bir kitaptı.Akıcı dili ve acaba Cash mı Nash mı merakı kitabı hemen bitirmemi sağladı.Kitabın sonunda bir bomba patlıyor benden söylemesi:)Uzun lafın kısası kesinlikle tavsiyemdir:)

Büyü Dükkanı-Alıntılar


Sayfa Sayısı: 136
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Hayatta en çok istediğiniz şey, hayattan alabileceğiniz en iyi şey midir? 

Epsilon Yayınevi, sizin de kendi gerçeğinizle karşılaşabileceğiniz Büyü Dükkanı’nda sizi bu soruya hazırlıklı olmaya çağırıyor!

Büyü Dükkanı, hayatta istenebilecek her şeyin var olduğu, mucizevi alışverişlerin gerçekleştiği bir mekandır. Ünü ülkenin dört bir tarafına yayılmış olan bu dükkana gelen müşterilerin tek bir hedefi vardır: Kendilerine her şeyin vaat edildiği bu yerden, hayatta en çok istedikleri şeyi almadan ayrılmamak... 

Kimisi geçmiş yıllarını geri almak, kimi büyük bir aşk yaşamak, kimi de korkularından kurtulmak için oradadır. İsteklerine biçilen bedeli ödemeye çoktan hazırdırlar. Ancak Büyü Dükkânı’ndaki alışverişler kolay değildir. Çünkü usta satıcının bir kuralı vardır: Müşterisini dükkandan alabileceği en iyi şeyle göndermek... Yaşlı adam ile müşterileri arasında geçen sıkı pazarlıklar, hayata dair önemli sorgulamalar içermektedir.


''Santayana'nın bir sözü geçiyordu:''Geçmişi hatırlamayanlar,onu bir kez daha yaşamak zorunda kalırlar.''
''Böyle durumlarda çareyi birkaç saniye için gözlerini kapatmakta ve derin bir nefes almakta bulurdu.Nefesinin,kuvvetli bir rüzgar gibi kafasının içini temizlediğini hayal ederdi.Aldığı nefesi bıraktığında ise sanki rüzgar çekiliyor zihni sükunete kavuşuyordu.Yaşlı satıcı bu ufak nefes oyunundan sonra tekrar kulak kabarttı.''
''Yadım buradan alabileceğini bir şey değildir.Çünkü yardım,geçici olarak başkalarından aldığınız ve hiçbir zaman size ait olmayan bir şeydir.''
''Korkunun hiç olmadığı yerde genellikle tedbirde yoktur.''
''Bir insanın akıllı davranması için üç yolu vardır:Birincisi iyi düşünmektir.Bu en soylusudur.İkincisi,taklit etmektir.Bu en kolayıdır.Üçüncüsü,denemiş olmaktır.Bu en acısıdır.
Konfüçyüs''
''Olmaz olur muyum?Bir çok kere aşık oldum.Ancak hepsinde hayal kırıklığına uğradım.Doyasıya sevmek,doyasıya sevilmek istedim.Fakat her defasında,bunlardan yalnızca biri oldu.Uzun süredir kendimi çok yalnız hissediyorum.Artık karşıma biri çıksın,bana aşık olsun ve beni mutlu etsin istiyorum.''
''Siz aşktan çok iyi bir aşık arıyorsunuz.Öyle değil mi?''
''Evet beni sevecek;değerimi bilecek birini arıyorum.''
''Kendinize kızıyor gibisiniz.''
''Evet kızıyorum.Çünkü ben böyle kendi  kendime hülyalı sevdalar yaşarken, o başkasına aşıktı.Bunu öğrendiğimde ondan nefret ettim oysa onun hiçbir şeyden haberi yoktu.Sonunda evlendiler.Bense,aşkımın nefretimin ve öfkemle yapayalnız kaldım.Bütün bu saçmalığa izin verdiğim için de kendime çok ama çok kızdım.''
''Siz ona aşıktınız ama o size değildi.''
''Evet, aynen öyle.Ne aptalca değil mi?Daima böyle oldu.Aşklarımı hep yalnız yaşadım.''
''Ya aşıklarınız?''
'' Aşıklarım...Aşıklarım oldu mu bilmiyorum.Beni çok sevdiğini söyleyenler oldu ama onlara da ben aşık değildim.''
''Yani onlarda aşklarını yalnız yaşadılar.''
''Evet, belki de..Ama şu anda çok yalnızım.Beni sevip mutlu edebilecek birini arıyorum.''
''Hayır,şart değil.Bıktım artık.Yeter ki beni seven ve mutlu eden biri olsun.''
''Aç müşteri isabetli alışveriş yapamaz;çünkü sabırsızdır.''
''Tutkularını vermek...Çok kolay geliyordu şimdi.Oysa bir zamanlar ne kadar da değerliydi tutkuları.Onlarsız yaşayabileceğini hayal bile edemezdi.Tutkuları ona yaşamın ne kadar değerli olduğunu fark ettirirdi.Enerjisini ve yaşama sevincini besleyen de onlardı.Ama bugün burada olduğuna göre, hiçbir işe yaramamışlardı işte.Zaten bir süredir,ona tutku yaşatacak kimsede olmamıştı.Yaşadığı tutkuların bir faydasını görmediğine göre ,yaşamadığı tutkularından vazgeçmesi ona ne kaybettirirdi ki?''
''Müşterilerimden biri, mutluluğu bir kibritin alevine benzemişti.'Ya esen bir rüzgar söndürür,ya siz üflersiniz, ya da sonuna kadar yanıp,kendiliğinden söner'dediğini hatırlıyorum.Kibritin alevi önünde sonunda söner ama başka bir kibrit yakma şansınız daima vardır.''
''Dünyanın uzaydaki hareketleri ne kadar net ve dakikse,dünya yüzeyindeki yaşam da o kadar karmaşıktı.Belki de dünya bu kadar kendinden emin dönmese, yaşam bu kadar karmaşık olma hakkını bulamayacaktı kendinde.''
''Aşksız tutkusuz yapamam,bunu biliyorum.Aşk, benim için vazgeçilmez bir duygu.Aşık olduğumda ,içim içime sığmıyor.Bunu elimden alırsanız, bir gün buraya mutsuz bir insan olarak gelirim ve tutkularımı geri isterim.''
''Ben yalnızca, beni acılarımdan ve kırıklıklarımdan kurtaracak bir sığınak arıyordum.Belki geçici bir süre için..''
''Yaşam geçici sığınaklarla doludur.''
''Farkında mısınız,sadık bir aşık için aşk duygularınızı feda ettiniz.''
''Aşık olmayı hem istiyor hem de korkuyorsunuz.ÇÜnkü aşk,eşi benzeri olmayan bir mutluluk yaşattığı gibi bazı acılar da getiriyor hayatınıza.''
''İnsanlık tarihi,isteklerin korkuya yenik düşmesinin ve garanti arayışlarına feda edilmesinin örnekleriyle doludur.Oysa istek ve korku hep var olmuş,garanti ise hiç olmamıştır.''
''Ne garip...Büyü Dükkanı'na gelirken, aradığım dolu dizgin aşkı bulmayı hedefliyordum.Ama daima yaptığım gibi,burada da karşıma çıkan ilk dalgadan korkarak,gördüğüm en yakın limana sığındım ve açık denizlerden vazgeçtim.Oysa gerçek yaşamda kıyıdan seyrederken, rüyalarımda hep açık denizzde yol alıyordum.Hayret!İnsan bazen bir yeniliği denerken bile,eski alışkanlıklarını tekrar ediyor.Tıpkı bir kumarbazın,kumarı bırakacağını kanıtlamak için bahis oynaması gibi...''
''İlkbahar,tıpkı bir kadın gibiydi ona göre.Önce, çok özlediğiniz ve karşı koyamadığınız bir sıcaklıkla sarıyordu sizi.Tam buna alışıp kendinizi bırakmışken,aniden terk edip gidiyor ve sizi tek başınıza bırakıyordu.Üşüyor titriyordunuz.Sonra bir gün,hiçbir şey olmamış gibi yeniden çıkageliyordu.Bu kez,korkudan daha tedbirli davranıyordunuz.Hemen bırakmıyordunuz kendinizi kollarına.Bir melek gibi verici,ama şeytanla işbirliği yaparcasına güvenilmez ve bunların bir araya gelişiyle işbirliği yaparcasına güvenilmez ve bunların bir araya gelişiyle son derece cazibeli mevsimdi ilkbahar.''
''Şirin dediği gibi'kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı'diye düşündü.''
''Belki de mutluluğun sırrı,birbirinden çok farklı lezzetlerin bir araya gelerek ortaya çıkardığı armoninin inceliğinde gizliydi.''
''Acaba geride bıraktığı yaşam,onun şu anda göremediği, ancak hemen yok olmayacak izler de barındırmıyor muydu?İz bırakanlar,kendi yaşamasa da yaşatılıyordu.Bazı izler diş dünyada bırakılıyordu,bazıları ise iç dünyalarda...İnsanlık,dış dünyada bırakılanlar kadar,iç dünyalarda bırakılan izleri de taşımayı becermişti bugüne dek.''
''Gözlerini en uzak noktaya dikti.Kendi korkularını ya da zaaflarını fark ettiği zaman hep bunu yapardı.Görebildiği en uzak noktayı algılamaya çalışır,dünyanın büyüklüğünden ve milyonlarca yıllık tarihinden güç alırdı.Yaşam cömertti ona göre.Yok olanların kendisine bıraktığı mirası yutmuyor,var olanlarla sunuyordu.çBU sayede,kendi ürettmediğimiz pek çok şeye sahip oluyorduk.''
''Yalnızlık ise bu kadar varlıkla donatılmış bedenimizin,diğer canlı bedenlerden uzak olmasından başka bir şey değildi.''
''Çünkü o zaman ki mantığına göre yaşlılık,ömrümüzün sonuna geldiğinizin habercisi idi.Bunu bilen bir insana ne kadar coşku duyabilir,yaşadığı günden ne kadar tat alabilirdi ki?O zamanlar, insanın ancak önünde uzun bir yaşam olduğu düşüncesi ile mutlu olabildiğini düşünürdü.''
''Gençliğinde ağaç dikmek ve diktiğin ağaca bakmak seni mutlu edebiliyorsa,yaşlılığında da o ağacın gölgesinde oturmaktan mutlu olursun.''
''İnsanoğlu,yeryüzündeki yaşam süresinin sınırlı olduğu gerçeğinin farkında olarak yaşayan ve bunu bile bile mutluluğu arama gücünü koruyabilen tek canlı olmalıydı.Bunu keşfettiği zaman,insanlığa büyük bir saygı duymuştu.''
''Bana göre asıl şans,yeryüzünde var olmaktan başka bir şey değil.Çünkü yaşanan her an,tek ve kendine özgü.''
''Sizin dışınızda bazı faktörler buluşuyorlar ve sizin lehinize bir keşisme noktası yaratıyorlar.Şans ancak böyle bir şey olabilir.Bundan yararlanmak ise sizin seçiminiz,yani şansınızı kullanmanızdır.''
''Mutluluklarınızı hiçe saydığınızı söylediniz.Yani onları küçümsüyor ve görmezden geliyorsunuz.Bu yüzden de kendinizi,şanssız bir insan olduğunuza inandırmış,adeta bu inanca mahkum etmişsiniz.Mahkumiyet yeterince ağır bir bedel değil mi?''
''Ne çok insan,sınırlı ömrünü,kendi işine yaramayacak şeyleri keşfetmek,üretmek ve dünyaya bırkmak için harcamıştı.Belki de asıl bırakmak istedikleri yalnızca isimleriydi.Acaba bu insanlar,dünyaya bir isim bırakmanın bedelini mi ödemişlerdi,yoksa dünyaya bıraktıklarının yanında isimleride mi kalmıştı?''
''Haklı olabilirsiniz.Ama ne olursa olsun, bunu hak edecek kadar yetenekli bir insan olduğu anlaşılıyor.Bence bir insan bu kadar yetenekliyse,şöhreti,daha kendisi yaşarken tüm dünyaya yayılmalı.Bazılarının değeri,onlar öldükten sonra anlaşılır.Geç kalmış şöhretin,sahibine hiçbir yararı yoktur.Gizli kalmış şöhretlerin ise hiç kimseye bir yararı olmaz.''
''Herhalde karşılığında bir bedel ödemede alabileceğiniz ender şeylerden biridir öğüt.''
''Şöhrete kavuşan insanlar,eskisi kadar huzurlu olmadıklarını söylerler.Çünkü artık topluma ve hayranlarına mal olmuşlardır.Kendilerine eskisi kadar zaman ayıramazlar,sokata rahat dolaşamazlar.Kısacası huzurları kaçar.Şöhretin bedeli de bu olsa gerek.''
''Büyük ve güzel kanatlar,ancak onları taşıyabilecek bir gövde varsa işe yarar.Aksi takdirde sırtınızda bir yük olmanın ötesine gidemezler.Bir gün tekrar buraya gelip,bana yaptığınız alışverişin sizi mutlu etymediğini söylersiniz,üzüntü duyarım.''
''Bir şey olmak için önce bir şey yapmak gerekir''
''Oysa geçmiş uğurladığımız bir misafir,gelecek ise henüz tanımadığımız bir yabancıya benziyordu.İkisi de bizden değildi.Bizden olmayanlar ise bizim dikkatimizi her zaman daha fazla çekmişlerdi.''
''Tıpkı sevgisiz bırakılan kadın gibi,susuz bırakılan toprak da küskün,sert ve kırılgan oluyordu.''
''Aklıyla yüreğini birbirine yakınlaştırınca,korkusunun üstesinden gelmeyi başardı.Sonunda sözler ve gözler aynı şeyi söylemeye başladılar.''

''Dileklerinize dikkat edin, ya olursa?''

26 Haziran 2014 Perşembe

Büyü Dükkanı-Yorumum



Son zamanlarda favori türlerim olan hatta kitap okumaya bu türlerle başladığım diyebileceğim fantastik ve aşk romanlarından farklı türlere yöneldim.Sanırım onlardan da biraz tat almak istedim.Bu kitap psikodrama türüne ait.Psikolog olan arkadaşım ısrar etmiş hatta almam için çok ısrar etmişti.İyi ki de etmiş.
Yazarımız bir psikolog.O kadar güzel yazmış ki kitabı başucu kitaplarım arasında.Kitaba geçmeden önce bilmeyenler için psikodrama türünü tanıyalım istersiniz bu türü kitabın bir bölümünden açıklamak isterim.
                  ****************************
                          BAŞLARKEN
Bu kitaptaki öyküler, bir psikoterapi yaklaşımı olan psikodramanın.''Büyü Dükkanı''(Magic Shop) ya da ''Sihir Dükkanı'' olarak da tercüme edilen tekniğin,psikodramanın kurucusu olan Jacob Levy Moreno'nun öğrencisi,Hanna Weiner tarafından geliştirildiği öne sürülmektedir.
Tekniğin kullanıldığı psikodrama oturumlarında,Büyü Dükkanı olarak tanımlanan bir sahne hazırlanır.Burası,alışverişlerin takas yoluyla yapıldığı,fantezide var olan bir yerdir.Sahnede grubun yöneticisi ya da tecrübeli bir grup üyesi,dükkan sahibi olarak, gönüllü bir diğer üyede müşteri olarak rollerini alırlar.Tüm grubun izlediği oyunda,dükkan sahibi ile müşteri arasında bir pazarlık başlar.Ustaca yapılan bir pazarlığın sonunda müşterinin,Büyü Dükkanı'ndan alabileceği en iyi şeyi alarak çıkması beklenir.Ancak bu,her zaman müşterinin en fazla istediği şey olmayabilir...Oyundaki başarının sırrı,pazarlığın inceliklerinde gizlidir.
Büyü Dükkanı tekniği beni,yaklaşık dört yıl süren yaşantısal psikodrama eğitimim sırasında beni çok etkileyen tekniklerden biri oldu.Hem duygu boyutunda hem de zihinsel boyutta yakaladığım bu etki,beni, okuyacağınız öyküleri yazmakta yüreklendirdi.Aslında başlangıçta,Büyü Dükkanının yaşlı satıcısı ile müşterileri arasında geçen pazarlıkların, birbirinden bağımsız öyküleri olarak ortaya çıkan çalışmanın,zaman içinde kendiliğinden,Büyü Dükkanı'nın öyküsüne dönüşmekte olduğunu fark ettim.Başka bir deyişle,Büyü Dükkanı öyküsünü yarattı.
             ****************************
Kitabımız öykülerle öğüt veriyor daha doğrusu siz çıkarıyorsunuz.İstekleriniz uğruna nelerden vazgeçersiniz?Sorusunun yanıtını ve sonuçlarını görüyorsunuz.Durup kendinize bakmanızı sağlıyor.
Hikayemiz uzak bir patikada Büyü Dükkanı ve onun sahibi olan ihtiyar adamla başlıyor.Bu dükkanda istediğiniz her şey oluyor imkansız diye bir şey yok.İhtiyar adamın nadiren de olsa müşterileri var.Bu büyü dükkanı bildiğiniz dükkanlardan değil yalnız burada para geçmiyor.Takas ediyorsunuz.Mesela hırs mı istiyorsunuz huzurunuzdan vazgeçiyorsunuz gibi.Büyü Dükkanı'na gelen müşterilerde kendinizi buluyorsunuz.Müşterilerin elde ettikleri taskaslar sonucunda farkındalığa ulaşmalarını,istekleri uğruna neleri göze aldıklarını ya da isteklerinin saçmalığına,gereksizliğine farkına varmalarını görüyorsunuz.Peki siz,Büyü Dükkanı'ndan ne isterdiniz ve bunun uğruna nelerden vazgeçerdiniz?
Nes'in Notu:Bazen hırslarımız,sevgimiz hatta aşkımız ve başarımız,isteklerimiz elimizde olan iplerken bu ipler gevşeyebilip elimizden kaçabiliyor bu kitap ruhunuzun iplerini kendinize almanızı sağlıyor.

TATLI BİR SÖYLEŞİ-12

Bugünkü konuğum Tesadüfen Aşk ve Buselik gibi mükemmel kitapların yazarı benim çok sevdiğim birisi olan Başak Kızıltan:)Kendisini daha yakından tanımaya ne dersiniz?O zaman buyrun...

1)Başak Kızıltan kimdir?
 Başak Kızıltan; 25 Ağustos'ta doğmuş tam bir başak burcu kadınıyım. Yarı Ankaralı yarı Karadenizliyim... Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel işletmeciliği bölümünden mezun olunca İstanbul'da kariyerime devam ediyorum. İyi bir Beşiktaş taraftarıyım hiçbir maçını da kaçırmam.
2)Bir kitap yazma fikri aklına nereden geldi?
Yazdıklarımın kitap olacağı hiç aklıma gelmemişti. Hayal Mahsulleri Forum’da yazarken oradaki okurlarımın, sevenlerimin desteği ile hayallerimi gerçekleştirme cesareti buldum ve yazdığım hikayeler kitap olmaya başladı.
3)Bir günün nasıl geçer?
Normalde çok yoğun bir tempo içinde çalışıyordum fakat yaklaşık iki ay önce kitaplarımla daha çok ilgilenmek için işimden ayrıldım. Şu anda tatildeyim. Güne iyi bir kahvaltı ile başlıyorum daha sonra Buselik’in devamını yazdığım için her gün en az bir bölümü bitirmeye çalışıyorum bir yandan da dördüncü kitabımın için çalışıyorum, araştırmalarımı yapıyorum. Öğleden sonra ise uzun zamandır aksattığım arkadaşlarımla buluşuyorum, geziyorum, çevremi dinliyorum. Gece ise yatmadan kesinlikle kitap okuyorum. En çok okunanlar listesinde olan tüm kitapları inceliyorum.
4)Hayat felsefen nedir?
Doğru ol, dürüst ol, Pozitif ol… bence bu üçünü gerçekleştirebilirsek hayattan tüm istediklerimiz zamanla bizim olacaktır.
5)Kendini ileride nerede görüyorsun ve nerede görmek istersin?
Kendimi ileride sadece yazarak hayatına devam eden bir yazar olarak görmek istiyorum ama bu Türkiye şartlarında çok zor. Bu nedenle ara verdiğim profesyonel hayatıma geri dönmüş ve gene tüm geriye kalan zamanımı yazarak geçirdiğimi görüyorum.
6)Tesadüfen Aşk'ın devamı olacak mı? Bence olsun:)
Üzgünüm  Tesadüfen Aşk’a bir devam gelmeyecek.
7)Ciddi anlamda bir okuyucu kitleniz ve sevenleriniz var bu size ne ifade ediyor?
Açık söyleyeyim ben hala alışamadım yazdıklarımın, hislerimin bu kadar beğenilmesine. Tüm okurlar, tüm yorumlar benim için çok önemli. Ben kendimi o yorumlarla geliştireceğime inanıyorum ve tüm okurları aslında birer “arkadaş” olarak görüyorum.
8)Benim vasıtamla okuyucularınıza ne demek istersiniz?
Lütfen Türk yazarlara şans tanıyın. Fuarlarda imza günümde çok denk geliyorum. Standa geliyorlar, kitabı inceliyorlar “ yaa Türk yazarmış okumuyorum ben Türk yazar” diyerek gidiyorlar. Eğer sizler Türk yazarları okumazsanız ne biz ilerleyebiliriz ne de yayınevleri ne de sizler… Lütfen bizi okuyun ve emeğimize destek olun.
9)Peki siz gerçek hayatta tesadüflere inanır mısınız?
Ben tesadüflere inanıyorum ama hayatta karşımıza çıkan o tesadüfleri de bizlerin iyi değerlendirme gerektiğini düşünüyorum. Evet bir kader var ve iyi mi kötü mü olacağı bizlerin elinde.
10)Kitaplarınızı nasıl bir ortamda yazarsınız?
Kitaplarımı laptopumu aldığım ve müziğimin olduğu her ortamda yazabilirim. bazen bir kafe de oluyor bazen de odamda tek başıma.

EN SON 
1)En son izlediğin film ve görüşlerin? 
Külkedisi Antlaşması- Kitabını okumuştum. İnat ettim izlemeyeceğim diye ama izledim sonunda ve keşke kitaptaki kurgusu gibi eğlenceli ve iyi olsaymış dedim.
2)En son okuduğun kitap?
Julia Quinn- Cennet Gibi
3)En son dinlediğin müzik? 
Şu anda dinliyorum Yasemin Mori- N’olur N’olur N’olur
4)En son gittiğin yer?
İzmir- Çeşme
5)En son yapmaktan mutluluk duyduğun şey? 
Tesadüfen Aşk’ı okurlarla buluşturmak

CÜMLE TAMAMLAMA 
1)En sevdiğim erkek karakteri şöyle olmalı Dürüst, sahiplenici, karakterli
2)En sevdiğim kız kitap karakteri şöyle olmalı Güçlü, Kendinden emin, aşkının peşinden giden, komik
3)Kendi çıkarı için arkadaşlarını sırtından vuran İnsanlardan asla hoşlanmam. 
4)Şu üç şeyi yanımdan ayırmam şarj aletim, not defterim ve kalemim, pembe rujum
5)Bu aralar şunu çok istiyorum kitaplarımın daha çok okurlara ulaşması ve kilo vermek!

17 Haziran 2014 Salı

Tesadüfen Aşk-Alıntılar

İnsan kime âşık olacağını bilebilir mi? Tümüyle tesadüfte ömür boyunca kimi seveceğimiz! Hatta insan en tutkunu aşkını asıl, sevdiğini sanıp yanıldığını anladıktan sonra yaşayabilir.
"Buselik" adlı ilk kitabıyla okurlarının beğenisini kazanan Başak Kızıltan, yeni romanında, kahramanı Yeşim'le tanıştırıyor okurunu. Bir basketbolcunun sadece maçlarda heyecanlanmadığını da Ayaz'la tanışarak öğrenebilirsiniz.İlk aşkın gerçek olup olmadığına, her sayfayı şaşırarak çevirirken siz karar verin! Çünkü kahramanlarımız Yeşim ve Ayaz pekâlâ siz ve sevgiliniz de olabilir.


ALINTILAR
''İnsanın kafasına bazen bir şeylerin dank etmesi gerekiyor.''
''Şairin dediği gibi 'Boğuluyorum.'.''
''Yorgun kalbim seni düşünmekten...''
''Bir adam nasıl bir kadına bunca yıl aşık olur?Hem de ilk görüşte,onu tanımadan,dokumadan.Nasıl olur?''
''Hep yanlış adamlara aşık olmak zorunda mıyım ben?''
''Tesadüf diye bir şey yoktur,ilahi zamanlama vardır bence ve bu zamanlama da bize birçok kez yüzünü gösterdi Yeşim,diye araya giriyorum.Kesinlikle bu karşılaşmaların, tesadüflerin hayatın bize ipuçları olduğunu düşünüyorum.''
''Senden tek bir söz istiyorum,lütfen sadece benim yanımda ol,benimle ol hep.''
''O sırada Ayaz ile göz göze geliyorum.Bana öyle güzel bakıyor ki bu adama yeniden aşık olmamak elde değil.Bazen beş yaşındaki çocuk gibi,bazen koruyucu melek gibi,bazen deli aşık gibi, bazen de bildiğin kıro kamyon şoförü...Ben onun har halini seviyorum.''
''Peki.''Zaten peki'den başka verebileceğiniz cevap olmuyor.İçinizde çarpışan tüm duyguları,kelimeleri,sesleri sadece bir ''peki''ile özetleye biliyorsunuz...''Peki.''
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             

                                                                                                                                                                                                                                     

Tesadüfen Aşk-Yorum

İnsan kime âşık olacağını bilebilir mi? Tümüyle tesadüfte ömür boyunca kimi seveceğimiz! Hatta insan en tutkunu aşkını asıl, sevdiğini sanıp yanıldığını anladıktan sonra yaşayabilir.
"Buselik" adlı ilk kitabıyla okurlarının beğenisini kazanan Başak Kızıltan, yeni romanında, kahramanı Yeşim'le tanıştırıyor okurunu. Bir basketbolcunun sadece maçlarda heyecanlanmadığını da Ayaz'la tanışarak öğrenebilirsiniz.İlk aşkın gerçek olup olmadığına, her sayfayı şaşırarak çevirirken siz karar verin! Çünkü kahramanlarımız Yeşim ve Ayaz pekâlâ siz ve sevgiliniz de olabilir.


Tesadüflere inanır mısınız?Ben bu kitapla daha da çok inanmaya başladım.Ayaz ile Yeşim'in aşkı dillere destan ve bir o kadar da tesadüflerle dolu.Onlar aşklarıyla zorluklara göğüs gerip, üstesinden geliyorlar.
Kafamı taşlara vurup pişmanlığımı en derinden yaşıyorum.Neden mi?Şöyle söyleyeyim 'Ben bu kitabı daha önce neden okumamışım ki?'.Başak Hanım harikasınız!Keşke hiç bitmese de devamlı okusaydım,diyorum.Hem Ayaz'ın ağzından hem de Yeşim'in ağzından olayların anlatılması, duygularının paylaşılması çok güzel.Kitabı okurken zaman zaman gözlerim doldu fakat Ayaz'ın şebekliklerine kahkalarım daha fazlaydı.Ayaz'ın yakışıklılığına zaten diyecek sözüm yok:)Kısacası alınıp okunası ve tapılası bir kitap:)

10 Haziran 2014 Salı

Neler Almışım?

Merhabalar:) Bu kaçıncı 'Bir daha almayacağım' demem ben bile hatırlamıyorum artık.Dayanamadım dün alışverişe çıktım bakalım neler almışım?Bu sefer Ephesus çok gibi:)
Ve Vefa Enver pek çok arkadaşim bu seriyi sevmiş.Umarım bende severim:)

Fatih Murat ARSAL ilk defa okuyucağım yazarlardan biri ve Günahkarlar Turnede serisinin 3.kitabı :)
SUPERNATURAL dizisine ve Dean'a bayılıyorum umarım kitaplarına da bayılırım.Evde ki kitapla sanırım seri tamamlanmış oldu:)
Sanırım Parodi yayınlarından ilk kitabım.Kapak güzel yalnız:)
Ve karşınızda resmini çekmeyi unuttuğum günün starı İLK AŞK:)
Son olarak ta Brenda ve Monica yine ilk defa okuyacağım yazarlardan.Sanırım bu alışverişimde çoğunluk ilkler var.Görüşmek üzere:)


Hediye Gelen Bebekler :)

Merhaba; arkadaşlar bu yazımda çok sevdiğim iki insandan gelen hediye kitaplarımdan bahsetmek istiyorum:)
İlk olarak bana sürpriz yapıp doğum günü hediyesi alan Kitap Kurdu Böjük blogunun sahibesi ablama çok teşekkür ederim. Onun blogunu buradan takip edebilirsiniz tık tık :)Çok istediğim kitapları almış bana bakar mısınız bebeklerime:)

Asude ablanın kitabını kitapçımda baskısı tükendiği için bulamamıştım iyi oldu anlayacağınız.Kötü Çocuklar 'a başladım bile;)
Şimdi gelelim arkadaşım Gülsüm'ün hediyelerine onlara da bayıldım hepsi okumak istediğim kitaplardı :)
Vefa Enver ve Rachel Gibson çok methini duyduğum yazarlar fakat henü okumaya fırsatım olmamıştı.Tamam kızmayın bana :)
Diğer gelen kitaplar ise kokulu:) Harika gerçektende ayraçlara ve kokularına bayıldım:)Peki siz neleri okuyorsunuz ya da en son aldığınız hediye nedir? Yorum bırakın lütfen:)Görüşmek üzere...

8 Haziran 2014 Pazar

Gölge ve Kemik-Yorum


Onu yalnızca geçmişi... geleceği ise bir tek o kurtarabilir...

"Bekle!" diye sesimi yükselttim ama o çoktan arkasını dönmüştü. Kolunu tuttum, bizi izleyenlerden gelen şaşkınlık dolu seslere aldırış etmedim. "Bir yanlışlık olmalı. Ben... düşündüğünüz gibi..." Yavaşça bana dönüp kolunu tutan elime ters ters bakınca sustum. Elimi çektim ama öyle hemen geri adım atmayacaktım. "Ben düşündüğünüz kişi değilim," diye fısıldadım çaresizce.

Karanlıklar Efendisi biraz daha yakınıma geldi, sadece benim duyabileceğim bir sesle, "Kim olduğunu bildiğini hiç sanmıyorum!" dedi.


"Zengin fantastik öğelerle oluşturulmuş bir dünya, büyüleyici kurgu ve sizi kendine bağlayan duygusal bir kanca gibi... Sayfaları çevirirken kendinizden geçecek, final sahnesinde tüm tahminleriniz yanlış çıkacak ve doruk noktasında alnınızdan vurulmuşa döneceksiniz!"
Horn Book Magazine

"Bu büyüleyici dünya, içinde birçok tuzak barındırıyor. Mitolojiyle süslenmiş ve inandırıcı karakterlerle güçlendirilmiş roman sarsıcı sürprizlerle heyecanı ve adrenalini zirveye ulaştırıyor. George R. R. Martin ve J. R. R Tolkien hayranlarına özellikle tavsiye edilir."
RT Book Reviews

"Baş döndüren, eşsiz bir dünyada beklenmedik sürprizleri olan muhteşem bir kitap. Fantastik roman severlerin gözdesi olacak."
Library Journal

"Etkileyici betimlemelerle dolu, entrika ve akıl almaz büyülerle süslenmiş, içinde pek çok sürpriz barındıran bu macera aynı zamanda romantizm ile tehlikeli bir tutkuyu da bir arada sunuyor."
Publishers Weekly

"Leigh Bardugo sihirli parmaklarıyla harika bir roman yaratmış. Karakterler oldukça gerçekçi, kurduğu dünya ise bir o kadar egzotik ve hareketli. Fantastik tür okuyucuları bu seriye bayılacaklar."
Booklist



Bu kitapta insanlar çeşitli sosyal sınıflara ayrılmışlar.Şöyle ki;


Alina İle Malyen iki yetim, çocukluklarını yetimhane gibi bir yerde geçiriyorlar.Alina'nın güçlerini keşfetmeye gelen Grishalar onun güçlerini keşfedemiyor.
Aradan yıllar geçiyor Alina bir haritacı oluyor Malyen ise bir izci asker.Karanlıklar Diyarı'nı geçmek  isterken bir ışık patlaması oluyor ve bu ışık patlamasının kaynağı ise Alina'nın güçler.İşler bundan sonra değişiyor.Ne olucak dersiniz?
Kitap sürükleyiciydi bana Taht Oyunları'nı anımsattı onun gibi başarılı bir kurgusu olması dışında yine de okuduğum hiçbir kitaba benzemiyordu.
Yazarın dili akıcıydı ve bir o kadar da güzeldi,olaylar Alina'nın ağzından anlatılmıştı bu da benim hoşuma gitti çünkü kahraman anlatıcı bakış açısını okumayı severim.Kesinlikle okunması gereken kitaplardan biri!

3 Haziran 2014 Salı

İki Blog Bir Kitap-2.Blog Tur-Pakize Ömürlübayla Söyleşi


Merhaba blog turumuzda söyleşi kısmına hoş geldiniz.Kalemi güzel, kendi güzel yazarımız Pakize Ömürlübayla yaptığımız söyleşiye hoş geldiniz,keyifli okumalar:)


1)Pakize Ömürlübay kimdir?
 İnsanın kendini anlatması dünyanın en zor şeyi sanırım. Sakin, mütevazi ve abartıdan hoşlanmayan biriyim. Gururlu yapımı da kenara atmamak lazım. Kolay kolay sinirlenmem. Her şeye ve herkese gerektiği önemi veririm. Önceliklerim belirlidir. Her şeyin en güzeline sahip olayım ya da her şeyin en çoğu bende olsun diye kaygılarım yoktur. Hayatı olduğu gibi severim. Hayıflanmam. Başıma gelen iyi veya kötü şeylerde başkalarını sorumlu tutmam. Başarı benim başarımsa, başarısızlık da benimdir. Bazen kötü seçimler de yaparım ama sırf o seçimler kötü diye hayatı veya kaderi suçlamam. Şanslıyım. Eskiden şanssız olduğumu düşünürdüm fakat bu düşüncemi değiştirdiğim zaman şanslı olduğumu fark ettim. Son zamanlarda çok güzel şeyler yaşıyorum. Kitabım çıktı ve aşık olduğum adamla birlikteyim. İnsan hayattan daha ne ister ki?
2)Bir kitap yazma fikri aklına nereden geldi?
 Zaten yazıyordum. Fakat yazdıklarımı başkalarına okutmaya cesaret edemiyordum. Çevremdekiler okumaya başlayınca neden bir kitap yazmıyorsun dediler. Sonra hikaye başladı ve kitap kendiliğinden oluştu.
3)Bir günün nasıl geçer? 
Hafta içi işe gidip geliyorum. İşten arta kalan zamanlarda, kitap okuyorum, bir şeyler karalıyorum. Genelde sakin bir insanım ve sessizliği seviyorum. Kalabalıktan asla hoşlanmam. Hafta sonları ise, eğer çok önemli işlerim yoksa evde geçiriyorum. Evde vakit geçirmek en sevdiğim şey.
4)Hayat felsefen nedir?
Asla vazgeçme ve şükret!
5)Kendini ileride nerede görüyorsun ve nerede görmek istersin? 
Olmak istediğim yer diye bir şey düşünmedim hiç. Zaten şu anda her şey istediğim gibi oluyor. Kendini akışa bıraktığın zaman, karşına çıkan her şey sana bir armağan, bir sürpriz gibi oluyor zaten. İleride de yazmaya devam etmek istiyorum. Dilerim bu istek hiçbir zaman körelmez.
6)Kitabın devamı niteliğinde bir kitap yazacak mısınız?
Hayır. Kitabın bu haliyle bitmesini sevdim ve tek kitap olmasından yanayım. Seri kitaplar aynı karakterler üzerinden gittikçe bence sıkıcı olabiliyor. O yüzden tadında bırakmak en güzeli.
7)Başa bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz?
Evet, düşünüyorum. Yazmak beni iyileştiriyor. Tek bir tarzı benimseyen bir yanım yok. Her şeyi yazmak istiyorum.
8)Ben Miray'ın cesaretini,gözü karalığını sevdim.Peki, siz Miray'ın hangi özelliklerini seviyorsunuz?
 Kendi halinde ve kimseye zararı olmayan yanını sevdim en çok. Ortaya çıkarmaya çalıştığım da tam olarak buydu. En çok acıyı kendi çekiyor, fakat kimseye tek kelime etmiyor. Ve biraz deliliğini seviyorum. Kendi hallerine şaşkınlığını da unutmamak lazım. Her gün bir şeyler keşfediyor içinde. Bir melek mi yoksa şeytan mı olduğunu kestiremiyor. Güçlü bir karakter Miray.

EN SON
1)En son izlediğin film ve görüşlerin? 
 Paris’te Gece Yarısı- Woody Allen. Geçmişe merakım var zaten. O film ise hem kurgusu hem de çekildiği mekan olarak ilgimi çekti. İzledikten sonra sanat tarihini ve Paris’in neden büyülü bir şehir olduğunu sorguluyorsunuz.
2)En son okuduğun kitap?
Ayşe Kulin- Füreya
3)En son dinlediğin müzik?
 Her telden müzik dinlerim ben.O yüzden en son hangisini dinlediğimi hatırlayamadım.
4)En son gittiğin yer?
 Antalya’yı saymazsak Konya.
5)En son yapmaktan mutluluk duyduğun şey?
 Geçtiğimiz günlerde nişanlandım. İyi ki yapmışım dediğim ve mutlu olduğum bir andı. Doğru karar, doğru insanla birlikte uygulandığında daha da güzel oluyor. Evlilik benim için uzakta kalan bir konu olmasına rağmen, bu fikri değiştirmeme neden oldu. Artık hayat onunla daha da güzel ve ben çok mutluyum.

CÜMLE TAMAMLAMA
1)En sevdiğim erkek karakteri şöyle olmalı.
 Kusurları olan adamları seviyorum. Ancak o zaman bana gerçek geliyor o karakter. Mükemmellik sadece bir roldür ve gerçek hayatla hiçbir ilgisi yok.
2)En sevdiğim kız kitap karakteri şöyle olmalı.
 Benim yazdığım karakter gibi. Sorgulayan, kendi içinde çelişen ama vazgeçmeyen. Bastırılan duyguları açıkca ortaya çıkarabilen ve samimi bir karakter olmalı. Erkek ya da kadın olsun, içinde bir parça kusur yoksa bana samimi gelmiyor.
3) Hep önde olmak için binbir takla atan, şaklabanlık yapan ve düşünmeden konuşan .İnsanlardan asla hoşlanmam.
4)Şu üç şeyi yanımdan ayırmam,
 küçük bir not defteri, bir kalem ve aynam.
5)Bu aralar şunu çok istiyorum.
 Kitabın çok kişiye ulaşması. Çünkü aldığım tepkileri görünce gerçekten iyi bir iş çıkardığımızı düşünüyorum ortaya.



İki Blog Bir Kitap-2.Blog Tur-Alıntılar


Hayır anlamıyorum. Her halta bir çözüm bulan, her şey hakkında bilgiye sahip olan İsviçreli bilim adamlarının aldatılma, kandırılma gibi insanı zehirleyen duygulara neden hala bir çözüm bulamadığını gerçekten anlamıyorum. Bu öyle bir duygu ki; düşündükçe, aklınıza geldikçe beyninizin içini kemirip durur sürekli. Tüm vücudunuzu ele geçirir adeta. O içinde bulunduğunuz hal, ne herhangi bir kelimeyle anlatılabilir ne de eyleme dökülebilir. O yüzden 'aldatılmak', 'aldatmak' gibi kelimelerin tanımını kendi içimde yapmayı bıraktım.
Hepimiz eşek gibi bunların ne anlama geldiğini gayet iyi biliyoruz. En azından sevgili yerine koyduğumuz o itin, soğuk ve ilgisiz tavırlarından aldatılıp aldatılmadığımızı anlayabiliriz.
Erkek milleti denilen canlıların sorunlarımıza çare olmasını beklersek boku yeriz.
Bu yüzden İsviçreli pezevenkleri beklemeden kendimce çözümler aramaya başladım.
İşte bunlar hep 'haSECRET!'

                      ALINTILAR
''Bazı ilişkiler işe yaramaz.Bizi beslemez,aksine gün gittikçe tüketir.Fakat inatla devam ettirmeye ve eriyip gitmeye meyilliyizdir.''
''En iyisi insanları kendi haline bırakmaktır.Siz ne söylerseniz söyleyin, onlar bir yolunu bulup gerçekten inandıkları şeyi yaparlar hep.Bu,hiç değişmeyen bir kuraldır.Kendimden biliyorum bunu.''
''Her gün ne giyeceği konusunda karasız kalan bir ben mi varım koca gezegende acaba?Giysi dolabı giyilmeyem kıyafet yığınından patlayacakdurumda.Niçin bu kadar gereksiz şeyi alıp sonra bir kenarda öylece yalnızlığa terk ediyorum?Son zamanlarda hiç içimden gelmiyor giyinip süslenmek.Doğru dürürst aynaya bile bakmıyorum.Geç kaldım işte!Toparlanamıyorum bir türlü.''
''Her genç kızın hayatında mutlaka olmuştur böyleleri.Bir kazma,bir odun,bir hödük vardır mutlaka.Ve halk dilinde sevgili dedik,erkek arkadaş dedik yıllar boyunca.Ama ben aşkım demiştim.Halbuki hiç hak ediyor mu bu yürüyen odun  'aşkım' kelimesini?Ona, keşke ismiyle hitap etseydim.Mesela oturan boğa diyebilirdim.Öküz de olabiliirdi.Ama keşke aşkım demeseydim.''
''Hayır, iyi kötü bir mesleğim var benim.Ne diye hayvan terbiyecisi olmak için uğraşıyorum ki?''
''Bir bakış attın,kalbime sıçtın!''
''Senin dağıttığın ne varsa tek başıma toplamaya çalışıyorum.Allah belanı verebiilir mi lütfen?''
''Geçer mi?Geçer...Önce biraz baş dönmesi,sonrası sersemlik...Ama geçer.Sigarayı bırakmak gibi bir şeydir belki de.''
''Melankolik,duygusal,manyak,depresif,mutsuz ve yalnızım.Hepsini aynı anda becerebiliyorum.''
''Her şey normalmiş gibi davranmaktan çok  sıkıldım.Değildi işte.Hiçbir şey normal değil.''
''Biz kadınların doğasında  bir erkeğe ihtiyaç var hep.Nereden gelmiş bu ihtiyaç?''
''Susuşlarımı bile hak etmiyorsun ya,neyse!''
''Bir gün telefonun öteki ucunda,bana şunu sormanı beklkeyeceğim;'Sen bu acıya nasıl dayandın?' ''
''Klasik kız  tavlama sanatının hangi okulundan mezun olmuş acaba bu?Ya da birinic sınıftan terk mi?'Sizli bizli konuşmayalım'mış.Tatlım,gözümün içine baksana sen!Yemiyoruz bunları artık.Gaz yapıyor biz de.Sadede gelmek ister misin?''
''Birinin sana uygun olmaması ona aşık olmayacağın anlamına gelmez.Tam aksine sana uymayan özelliklerine aşık olursun.''
''İncitmeden,kırmadan sevebilirim seni.''
''Aşk acıtan bir şeymiş.Hatta acıdan zevk almakmış.Kolayca kestirip atılmıyor.Duruyor hala orada.Göremediğin, ulaşamadığın,sarılıp koklayamadın zaman aşk oluyor işte.''
''Gitmek geliyor içimden.Nereye gideceğim o kadar da önemli değil.''
''Peki nereye?Gidip tekrar döndüğümde ne bekliyorum?Hayat sürekli bir arayış içinde olmak mı acaba?İnsan ne olduğunu,kim olduğunu aramakla mı geçirir doğumundan ölümüne kadar geçen süreyi,yoksa o hayatı yaratmak için mi?''
''Birisini olduğu gibi sevmeyi başarabiliyoruz da kendimizi olduğumuz gibi sevdirmeyeceğimiz korkusuna kapılıyoruz her zaman.''
''Hayattaki her şeyden nefret ediyor olabilirsin.Ailenden,sevgilinden,arkadaşlarından,işinden,yaşadığın yerden...Ama kendinden nefret etmek başına gelebilecek en büyük beladır.Ve kusura bakma şekerim ama başın büyük belada.''
''Artık takılma buna.Geçmişi değiştiremezsin.!''
''Çünkü hiç kimse bu sevgiyi görebilecek kadar gözü açık,kabul edip tam anlamıyola içine alacak kadar yüce değilmiş.''
''Yolunda gitmeyen hiçbir şey yoktur küçük kız.Yaşadığın her anda mutlaka senin imzan vardır.Senin dışında ya da senin haberin olmaddan gerçekleşmiyor hiçbir şey.''
''En büyük sevgi,kişinin kendine duyduğu sevgidir.''
''Kendini sevmezsen, değer vermezsen bir başkasını sevdiğini söyleyemezsin.''
''İnsan kendisiyle yüzleşmekten neden korkar bu kadar?Ben çok korkuyorum örneğin.Ne zaman içime dönüp kendime sorular sormaya kalksam,tamamen çuvalladığımı düşünüyorum.Hatalarım birer birer yüzüme vuruluyor.Sonra vazgeçiyorum.Bu kadar büyük bir hesaplaşmaya hazır olmadığımı düşünüyorum.''
''Pause tuşuna basınca durup daha sonra da kaldığı yerden devam eden tek şey dinlediğiniz müzikler veya izlediğiniz filmlerdir gençler.''
''Nasıl yol almam gerektiğini henüz bilmiyorum fakat hayat önüme farklı şeyler çıkaracak ve benim de bunlara hazır olmam gerekiyor.''
''Hangi insan kendisini güzelleştiren,kendisini güldüren birinden vazgeçebilir ki!''
''Eğer gerçekten istersen bahaneler uydurmazsın.''
''Mucize dediğin şeyler,sensiz hiçbir şeyler.Onlara anlam  veren de sensin, onları yok sayanda sensin.Sen aslında bir mucizesin.Onun ta kendisisin.Bunu anlaman için ışıklı,nurlar içinde bir elin sana dokunmasını bekleme.Bir mucizenin kendini gösterebilmesi için hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.Kendisinden başka...''
''Düştüğünüzde bir kere kalkmayı başarabildiyseniz,artık sizi bu dünyada yıkıcak hiçbir şeyin olmadığını anlayacaksınız.İlk düşmenizde size uzanan yardım ellerine daha sonra ihtiyacınız olmayacak.Çünkü artık nasıl kalkabileceğinizi çoktan öğrenmişsinizdir.Yaralarıma iyi gelen iki ilaç tanıdımben.Birisi zaman,diğeri sabırdı.''
''Düşmanın bile merdi lazım insana.Her şeyin bir usulü var.Hayatta her şeyin ama her şeyin mümkün olabileceğini öğrendim.Bundan böyle ah vah devrelerim yandı.Bir şeyi istiyorsam alacağım.''

''Mutluluk demek,yeni bir başlangıç demektir...''