Asude kimdir?
Asude herhangi biri… Herkes gibi… Herkesin hayatındaki birileri gibi… Sabırsız, tez canlı, biraz tembel, araştırmayı, okumayı, en çok yazmayı seven biri. İyi bir okur, iyi bir gözlemci ve yazmaya çalışan bir fani..
Yazarlığa nasıl başladın?
Yazmaya çocuk yaşlardan başladım. Meşhur hikaye; ‘okulda hep birinci olurdum’ tarzı cümleler kurabilirim. Yazmakta kendimi başarılı görürdüm. Ancak kurgu anlamında yazmaya başlamam iki seneyi buluyor. Öncesi şiir ve denemeye dair karalamalarla dolu. Kurgulara geçince, yani iki sene öncesinde sadece mutlu olduğum şeyleri yazdım. Bir amacım, bir hedefim olmadan hikayeler yazdım. Ancak bir zaman sonra hayallerime bir başka hayal eklendi. Kitap çıkarma hayali… Neden olmasın dedim ve bu iş için kolları sıvadım. Neticede şimdi buradayım
En sevdiğin kitabın ve karakterin hangisidir?
Henüz tazecik iki kitabım var. Sene-i devriyesi bile olmamış profesyonel bir yazarlık serüvenim var. Bu işte yeniyim ama hevesim çok eskiden kalma. Yazdığım her şeyi seviyorum. Bu yüzden en sevdiği kitap diye ayıramam. İki kitabımdan biri tam bir peri masalı, diğeri gerçek hayatla örülü trajikomik bir hikaye. Gül ve Avcı benim en özelim. Rosa ve Julian’ın aşkını sahiden çok derinlemesine hissettim yazarken. Eline alanı da ilk satırdan itibaren büyülemesini, meraklandırmasını, şaşırtmasını istedim. İsteğime ulaştım ve çok mutluyum. Rosa en güçlü karakterlerimden biri. Duyguları ve düşünceleri benim için tam isabet. Onun yerinde olsam yaptığı şeyleri yapardım. Eksik veya fazlası yok. Pabucumun Ajanı ise tam bir delilik! Evet Bülent Ortaçgil’den ilhamla Sensiz Olmaz şarkısındaki gibi; Aşk Bir Dengesizlik İşi… Deniz ve Tuna’nın ki ise dengesizin bile dengesizi. Deniz ise deli bir karakter. Çok uçlarda yaşıyor her şeyi. Üzüntüsü de sevinci de coşkulu. Benim için biraz fazla heyecanlı. Seviyorum bu deliyi.
Hayat felsefen nedir?
Hayat felsefem: Tatlıyı önce ye! Hayatın ne getireceği belli olmaz Şaka bir yana sahiden anlık yaşarım. Geleceğe dair büyük hayaller ve planlarım yoktur. Günümün tadını çıkarmayı severim.
Bir günün nasıl geçer?
Gün benim için gece yarısı demek. En verimli olduğum zamanlar o zamanlar. Gece yarısı, herkes yatağına çekilince benim de mesaim başlar. En çok o zamanlar yazarım. Öncesinde sıradan bir şekilde geçer saatlerim. 12 gibi uyanmak, bir gibi kahvaltı yapmak ve sonra özel işlerimi halletmek. Akşam bir saat kadar televizyon sonrasında kitap okuma veya film izleme. Gece yarısı da pc’ye çökme.
Hikayelerini nasıl bir ortamda yazarsın?
Sessiz, yalnız bir ortamda. Hiçbir ses olmamalı. Müzik dinlerken yazamam. Tamamen kendimle olmam, dikkatimi ve ilgimi tamamen yazdığım şeye vermem gerekiyor. Öyle ki bir an sonra her şeyden soyutlanıp sadece hikayemin içine giriyorum. Tam bir huşu hali… Bunun için mutlak sessizlik, mutlak yalnızlık şart.
Karakterlerini neye göre ve nasıl oluşturursun?
Karakterlerimden kadın karakteri mümkün olduğunca gerçekçi oluşturmaya çalışırım. Erkek karakter biraz hayalleri süsleyen, ulaşılmaz olabilir ama kadında gerçeklik önemlidir. Dostumuz, arkadaşımız olabilecek kadar sıradan tipleri yazmaya çalışırım. Bu kimi zaman çok geveze bir kadın, kimi zaman marka delisi bir başkası, bazen de maharetli bir diğeri olur. Verdiği tepkilerin gerçekliği önemli.
Bu kadar kişinin seni sevmesi fanın olması nasıl bir duygu? Bunun iyi ve kötü yönleri varsa nelerdir?
Harika bir duygu… Bu; yazdıklarımın gücünü gösterir! Bir insanı koşulsuz sevmenin ne demek olduğunu gösterir. Bazen gerçek hayattaki tanıdıklardan daha fazla güvenilir bulunmanın anlamını öğretir. Bu insan seni ve senin nezdinde yazdıklarını, karakterlerini, hikayelerini sever. Onları sadece okumaz, onlara gönül de verir. İşte bu benim hedeflerimin bile ötesinde bir bağlılık. Karakterleri gerçekmiş gibi seven ve savunan dostlar olması şahane. Yazar için de sırtını yaslayabilecek kadar güvenilir insanlarla tanışma anlamında harika! Olumlu yönleri saymakla bitmez. Olumsuz yönleri ise yok bence. Gönül vermişliğin ne olumsuzluğu olabilir ki! Kalpten gelen samimi ve iyi niyetli bir sevgi kötü olabilir mi?
Son olarak okuyucularına ne söylemek istersin?
Okuyucularım her şeyden önce benim arkadaşlarım, dostlarım, ablalarım, kardeşlerim… Onlarla aramızda yazar-okur gibi mekanik bir bağ değil, yürekten bir ilişki söz konusu. Her yerde, her şehirde dostlar olduğunu bilmem eşsiz bir duygu. Bunu bana veren, o güzel kalplerini açan tüm dostlara en içten sevgilerimi, kocaman teşekkürlerimi gönderiyorum.
Bu tatlı röportaj için de çok teşekkür ediyorum.
Yine Asude farkı :)
YanıtlaSilYazdığı yorumu bile okumak isteyen bir okuru olarak , harika bir röportaj olmuş :)
Elinize dilinize sağlık ... <3
Çok teşekkür ederim😊
Sil