27.03 | Colored Books – Alıntılar
27.03 | Okuma Köşem - Yorum
28.03 | Kitap Kurdu Böjük – Yazarla Söyleşi
28.03 | Kitap Prensesi – Yorum
27.03 | Okuma Köşem - Yorum
28.03 | Kitap Kurdu Böjük – Yazarla Söyleşi
28.03 | Kitap Prensesi – Yorum
29.03 | Colored Books- Yorum
30.03 | Okuma Köşem - Yazarımızı Tanıyalım
Unutmanın varlığı asla kanıtlanmamıştır.
Tek bildiğimiz, bazı
şeylerin istediğimiz zaman aklımıza
gelmediğidir.
–Friedrich Nietzsche
Hastalığımın doğasının beynimde neden
olduğu etkiden dolayı, bu öykünün geçtiği aylarda gerçekleşen gerçek olayların
yalnızca bir anlık çağrışımlarını ve kısa ama canlı sanrıları anımsıyorum. O
dönemin çok büyük bir çoğunluğu karanlıkta ya da değişken bir bulanıklıkta.
Fiziksel olarak o zamanları anımsama yetisine sahip olamadığımdan bu kitap
neyin kaybolduğunu kavramam açısından bir egzersiz oldu. Bir gazeteci olarak
öğrendiğim becerilerle kayıp giden bu geçmişi yeniden yaratmak için elimdeki
verileri değerlendirdim; doktorlar, hemşireler, arkadaşlar ve ailemle yaptığım
yüzlerce görüşme, binlerce sayfalık tıbbi kayıt, babamın bu döneme ait günlüğü,
boşanan annemle babamın birbiriyle iletişim kurmak için kullandığı hastane
defteri, hastanede yattığım süre boyunca hastane kameraları tarafından çekilen
video kayıtları, anımsananlar, muayeneler ve izlenimlerden oluşan defterler.
Kimi adları ve tanımlanan özellikleri değiştirdim, ama öyle yapmasaydım bu,
tamamen kurgusal olmaktan uzak, anı ve röportaj karışımı bir çalışma olacaktı.
Yine de güvenilmez bir kaynak olduğumu
kabul etmeye hazırım. Ne kadar araştırma yapmış olursam olayım, beni bir birey
olarak tanımlayabilecek bir bilince sahip değildim o zamanlar. Ayrıca
taraflıyım da. Bu benim yaşamım; öykünün çekirdeğinde her şeyi misli misli
karmaşık hale getiren gazeteciliğin o eski sorunu yatıyor. Kuşkusuz yanlış
anladığım şeyler, asla çözemeyeceğim gizemler, unutulmuş ve yazılmamış birçok
an var. O halde geriye kalan bir gazetecinin benliğin en derin kısmına, yani
kişilik, bellek ve kimliğe yönelik araştırması, kalan parçaları bir araya
getirme ve anlama çabasıdır.
Dünyada nadir görülen ve tanı koymanın çok
zor olduğu bir hastalıkla savaşan gazeteci Susannah Cahalan, Beynimdeki
Yangın'da kendi öyküsünü kaleme alıyor. Delirmenin ve unutmanın yaşamında
boşluklar oluşturduğu Cahalan, bu boşluğu doldurmak için okurlarla birlikte
geçmişinin peşine düşüyor.
Başlangıçta yalnızca karanlık ve sessizlik vardı.Gözlerim açık mı? Merhaba? Ağzımı mı oynatıyorum ya da bu soruyu yöneltecek biri mi var, emin olamıyorum. Hiçbir şey göremeyeceğim kadar karanlık. Gözlerimi kırpıyorum, bir kez daha kırpıyorum ve bir kez daha. Karın boşluğumda kötü bir şey olacağına dair bir his var. Biliyorum.
Başlangıçta yalnızca karanlık ve sessizlik vardı.Gözlerim açık mı? Merhaba? Ağzımı mı oynatıyorum ya da bu soruyu yöneltecek biri mi var, emin olamıyorum. Hiçbir şey göremeyeceğim kadar karanlık. Gözlerimi kırpıyorum, bir kez daha kırpıyorum ve bir kez daha. Karın boşluğumda kötü bir şey olacağına dair bir his var. Biliyorum.
Sayfa
Sayısı: 376
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yabancı
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yabancı
Çeviren: Anıl Ceren Altunkanat
0 yorum:
Yorum Gönder