14 Mayıs 2015 Perşembe

Kitap Tanıtımı- Yorumu ve Alıntılar - Satılık- İlknur Birdal

ARKA  KAPAK:
Her aşk kendi sınavıyla cebelleşir.
Devran ve Hüzün...

Onların yolu bir bar kapısında kesişti. Kader hiç ummadıkları anda, hiç ummadıkları bir yerde onları bir araya getirdi. Hayatın karşısında yeteri kadar kırılan kalpleri yeni bir serzenişi daha kaldırabilecek miydi?

Hüzün'ün korumak istediği kalbi, Devran'ın hayatını karmaşalar içine sürükleyen sırları vardı. Pis bir barın üst katında sahip olduğu kızın hayatının bilmecesi olacağını hiç hesaplamamıştı.

Sırlar ortaya çıktıkça değişen hayatlara, her aşkın kendi içinde verdiği savaşlara şahit olacaksınız.

"Sana sahip olmak hayatımda yaptığım tek doğruydu. Söylemesi biraz tuhaf olsa da, hayatım boyunca satın aldığım en güzel hediyesin."


"Sen benim başıma gelen en güzel yanlıştın. Seni Seviyorum Devran... Mutluluk benim için senin dudaklarının arasında ve sen bu gece sadece beni sevdiğini fısılda..."

YORUMUM:

İlknur Birdal’ın kalemine bayıldım. Kitaptaki her bir karakterin birbiriyle olan bağlantısı beni şaşırtmakla kalmadı, hayranlık da uyandırdı. Çok başarılıydı. Okurken sayfalar, su gibi akıp gitti. Bence Devran’ın ve Hüzün’ün hikâyesini muhakkak okumalısınız. Bölüm başlarındaki yazarın yazmış olduğu şiirler de harikaydı. Romantik-aksiyon türündeki bu kitabın devamı olan ‘Karanlığın Külleri’ ni merakla bekliyorum. Türk yazarlara olan ön yargınızı bir kenara bırakın! Çünkü bazıları gerçekten çok iyi işler çıkartıyor!

ALINTILAR:

Duyuyor musun,
Sana yalvaran çığlıklarımı?
Sesim sağır ediyor mu kulaklarını?
Beni anlamak gelmiyor mu içinden?
Duyuyor musun,
Kimseye ulaşmayan çağrı mı?
Duymuyorsun…
Canın yanmıyor benim gibi…
Mesela ölmeyi düşünmüyorsun,
Benim düşündüğüm gibi,
Vicdanın rahat etmesin sevgili!
Çünkü ben, Allah’a havale ettim seni!
***
Nefret katıksız bir zehirdi ve insanın yüreğindeki tüm iyiliği yitirip bitirirdi.
***
Bazen içimizdeki zehir en olmadık zamanda akardı dışarıya. Kanatarak, yaralayarak, parçalayarak…
***
Denizle sarılıp, sarmalanmak,
Dalgalarla oyunlar oynamak istedim.
Hayatın yalan oyunlarında,
Yok, olmak değildi benim istediğim.
***
Adı yaşadığı hayatla dalga geçmek için konulmuş gibiydi adeta.
***
Ağır geliyor yüreğime büyük gerçekler…
Gözlerimi kapatsam,
Unutabilir miyim her şeyi?
Çaresizlik kelimesi tüketiyor beni,
Bir çıkış yolu bulunabilir mi?
Zaman vakitsiz, yıllar koca bir kayıp
Zaman dursun diye haykırsam
Gücüm yeter mi?
Hesaplar kabarık, listeler dolu
Dünyayı ateşe versem,
Kurtulur muyum sanki?
Silsem hafızamdan lanet geçmişi
Sadece o kalsa?
Mümkün olur mu sahi?
***
Bazen hayat bir saniyenin kıymetini bile öğretiyor insana. Bir nefeslik an! Ne kadar da kısa aslında… Bir ömürlük hayatımız yıllara denk gelirken, saniyelerin değerini anlayamıyoruz çoğu zaman. Ta ki, o saniye bizden en değerlilerimizi alana kadar, ta ki o bir saniyeye muhtaç olana kadar.
***
Konuşmak zordur bazen,
İçindekileri olduğu gibi söylemek
Sonucunu düşünmeden, tereddüt dahi etmeden.
Cümleleri olduğu gibi ortaya dökmek…
Susmak zordur bazen, konuşmak kadar değerli değil,
Yüreğin daralır, akıl darmadağın
Öyle bir an gelir ki sevgili,
Konuşmakta susmakta yürek işi…
***
Kimi zaman gerçeklerdir canı yakan
Kimi zaman söylenen basit yalanlar,
Kimi sevgisini saklar yüreğinde
Kimi avaz avaz haykırır.
Kimi nefretini canlı tutar avucunda
Bazısı da içini yakıp kavuran aşkını,
Ortası yoktur sevmenin
Zamanı olmadığı gibi.
Yarım yamalak değildir nefret
Ömür boyu sürmediği gibi
Güçlü olan hangisi bilinmez
Aşk mı? Nefret mi?
İki duygu koyun koyuna
Sen söyle sevgili
Aşk mı? Nefret mi?
***
Hayatlar farklı yaşamlar farklı
Kimse aynı yoldan, aynı ayakkabıyla geçmiyor.
Aynı taşa takılıp, düşmüyor kimse
Yeniden aynı duyguyla, kalkmıyor ayağa
Birini yargılamak için;
Yaşamak gerekir.
Aynı taşla tökezleyip, aynı duyguyu tatmak gerekir.
Aynı zorlukları yaşamak, göğüs germek gerekir
Aynı yolu aynı ayakkabıyla yürümek gerekir.
Yargılamak için,
O hayatı yaşamak gerekir.
***

Buna hazır değildi! Birini sevmeye, hayatında yeniden bir erkeği merkez haline getirmeye ve ona koşulsuz güvenmeye hazır değildi.
***
“Sen beni gerçekten sevseydin ne olursa olsun terk etmezdin.”
***
Eğer aşk; bir dokunuşla, bir bakışla kalbinin yerinden çıkması için savaş vermesiyse evet âşıktı.
***
Hayatım ağzından çıkacak kelimeye bağlıydı sanki
Nefesimi tutmuş, bekliyorum öylece söyleyeceklerini
Tutunduğum umut dalı ha kırıldı, ha kırılacak.
Daha fazla bekletme beni,

Gücüm tükenmiş sevgilim
Cesaretim yok.
Bir adım geri, bir adım ileri
Sayıyorum olduğum yerde
Yüreğim koşmak istiyor aklım kaçmak
İki ucu keskin bir bıçak
Söyle sevgilim içindekileri
Ne olur
Ne olur bekletme artık beni.
***
Seni bütün insanlardan koruyabilirim ama seni senden koruyamam.
***
Ha deyince olmuyor bazı şeyler.
***
İnsanlarda tıpkı gece gibiydi aslında. Yüreklerinde birçok duyguyu barındırır lâkin etrafa göstermek istedikleri kadarını gösterirlerdi. Ama tıpkı geceyi yeryüzünden kaldıran güneş gibi, günü geldiğinde bütün duygularını gün yüzüne kavuşturmaktan çekinmezlerdi.
***
Şunu aklından çıkarma; erkekler kendilerinden emin kadınlardan etkilenir. Çekip gitmek acizlerin, ortalığı ayağa kaldırmak kendine güvenmeyen kadınların yapacağı şeyler. Sen kesinlikle kendini bu iki sınıfa da sokmamalısın. Erkekler kıskanılmaktan hoşlanır ama boğmadığı sürece. Kendinden emin durmalı, karşındaki kadını hanımefendiliğinle ezmelisin. Ve sevdiğin adama ona güvendiğini hissettirmelisin. Kıskançlığın seni izin almasına izin verme.
***
Önemli olan da bu değil miydi zaten? Hayatın kötü yüzüne inat ayakta kalabilmek ve tebessüm etmek…
***
Canım yanıyor, kalbim ağrıyor.
Ama ben sana dokunamıyorum.
Beni bırakıp gitme sevgili
Sen gidince ben, ben olmuyorum.
***
Hiçbir şeyin asla eskisi gibi olmasına izin vermem. Sen yanımda oldukça ben güçlüyüm.
***
Mutluluk iki dudağının arasında; sen sadece beni sevdiğini fısılda…


0 yorum:

Yorum Gönder